WASHINGTON (TURKISH JOURNAL) – Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Washington merkezli Turkish Heritage Organization’ın (THO) panelinde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının “tercih değil, gereklilik” olduğunu belirtti. Panelde Doğu Akdeniz’de “Türkiye’yi dışlayan enerji projelerinin başarısız olmaya mahkum” olduğunu vurgulayan Akar, “YPG Kürtleri temsil etmiyor. Bizim mücadelemiz yalnızca teröristlerle” dedi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, merkezi Washington’da bulunan başkanlığını Ali Çınar’ın yaptığı THO’nun düzenlendiği “Türkiye’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Güvenlik Gelişmeleri” konulu panelde video konferans yöntemiyle konuşmacı oldu.
THO Başkanı Çınar ve TRT World sunucularından Ayça Aydoğdu’nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından Türkiye’nin F-35 savaş uçağı üretimi projesinden çıkarılması, Patriotlar, Libya krizi, Doğu Akdeniz gerilimi ve terör gibi konular öne çıktı.
Türkiye’nin F-35 tedariği devam ediyor
Konuşmasında, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının birtakım üretim risklerini beraberinde getirdiğini, üretim takviminde gecikmelere yol açtığını ve projenin maliyetini artırdığını ifade eden Bakan Akar, Türkiye’nin coronavirüsü salgını sonrasında da F-35 parçalarını tedarik etmeyi sürdürdüğünü söyledi.
Türkiye’nin “ABD’nin uyum sorununa ilişkin kaygılarını teknik düzlemde gidermeye hazır” olduğunu belirten Akar, Türkiye’nin endişesinin “ülke nüfusunu tehditlere karşı korumak” olduğunu belirtti. Bakan Akar, “Ne yazık ki tüm çabalarımıza rağmen, Patriot’larla ilgili bir çözüm bulamadık” dedi.
Milli Savunma Bakanı konuşmasında, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemi satın almasının ise “tercih değil gereklilik” olduğunu vurguladı.
ABD, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze sistemi alımı gerekçesiyle, Türkiye’yi F-35 savaş uçağı projesinin katılımcı ülkeler listesinden çıkarırken, parası tahsil edilerek Türkiye için üretilen F-35 uçaklarını Türkiye’ye teslim etmemişti. ABD Hava Kuvvetleri de, Türkiye’ye teslim edilmeyen F-35 savaş uçaklarını satın alacağı açıklanmıştı.
Libya’da kalıcı çözüm arayışı
Bakan Akar, Libya konusundaki açıklamasında, Libya ve Türkiye’nin 500 yıllık ortak kültür ve tarihe sahip olduğunu belirterek Türkiye’nin Libya’daki temel hedefini şu ifadelerle dile getirdi: “Libyalılar önderliğinde, tüm Libyalıları kucaklayan, toprak bütünlüğü ve ulusal birliğine dokunulmamış bağımsız ve egemen bir Libya’dır. Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Rusya, Fransa ve Suudi Arabistan gibi bazı ülkeler siyasi çözümü desteklediklerini iddia ediyor ancak ne yazık ki Hafter’e silah ve askeri ekipman sağlamayı sürdürüyor. Bu dış destek, Libya’daki barış ve istikrarın önündeki en büyük engeldir.”
Libya’da kalıcı bir çözüm bulunması için de Rusya ve ABD ile birlikte çalıştıklarını beliren Akar
Libya’da bir tarafta Birleşmiş Milletlerin tanıdığı ve Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti (GNA) ile Rusya, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği General Halife Hafter’e bağlı güçler arasında çatışmalar devam ediyor.
Doğu Akdeniz’de “Türkiye’yi dışlayan enerji projeleri başarısız olmaya mahkum”
Panelde Doğu Akdeniz’de ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki son haftalarda artan gerilime de değinen Bakan Akar, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin neredeyse 1800 kilometre sınırının olduğunu hatırlatarak şunları kaydetti:
“Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi enerji denklemin dışında tutan enerji projeleri başarısızlığa mahkumdur. Biz bölgede barış ve istikrarın, diyalog ile başarılabileceğine inanıyoruz.”
“YPG Kürtleri temsil etmiyor. Bizim mücadelemiz yalnızca teröristlerle“
PKK, YPG ve onun siyasi kolu olan PYD’nin aynı grubun yönetiminde olduğunu belirten Akar, YPG’nin bölgedeki güç boşluğundan yararlanarak demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığını ifade etti.
Bakan Akar, Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak gördüğü YPG ve ABD arasında Suriye’nin kuzeyindeki işbirliğine değinirken, DAEŞ’le mücadele için kullanılmak üzere verildiği belirtilen silahların Türk ordusuna karşı kullanıldığını vurguladı.
Konuşmasında, “Kürtlerle ya da başka bir etnik grupla sorunumuz yok. YPG Kürtleri temsil etmiyor. Bizim mücadelemiz yalnızca teröristlerle” diyen Akar, “DEAŞ nasıl Müslümanları temsil etmiyorsa, YPG de Kürtleri temsil etmiyor” ifadesini kullandı.
“Türkiye-ABD ittifakı“
Türkiye ve ABD’nin aralarındaki görüş farklılıklarına ve ilişkilerindeki iniş çıkışlara rağmen iki ülkenin birçok zorluğun üstesinden geldiğini söyledi.
Bakan Akar bu ko “COVID-19 pandemisi, Türkiye-ABD ittifakı ve ortaklığının her zamankinden daha hayati önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. Tehdit dili ve yaptırımların, müttefikler arasındaki farklılıklara işaret etmek için uygun yollar olmadığına inanıyoruz. Ancak Türkiye ve ABD’nin geçmişte birçok kez yaptığı gibi daha olumlu bir yola gireceğine inancımız tamdır. Coğrafya kaderdir derler. Bizim durumumuzda bölgenin kaderi de Türkiye’ye bağlıdır. ABD’nin bunu fark edip küresel sorunlarla başa çıkmada Türkiye’ye başlıca bölgesel ortak olarak öncelik vermesi gerektiğine inanıyorum.”
NATO ve AB üyeliği vurgusu
Bakan Akar panelde Türkiye’nin neredeyse 70 yıldır NATO müttefiki bir ülke olarak Avrupa-Atlantik güvenliğine çok önemli katkılar sunduğunu belirtirken şunları kaydetti: “NATO Türkiye’nin güvenliğinin merkezindedir, Türkiye de NATO’nun. Türkiye, NATO’nun misyon ve operasyonlarına katkı sunan ilk beş ülke, NATO’ya finansal açıdan katkı sunan ilk sekiz ülke arasında yer alıyor. NATO’ya bağlılığımız sağlamdır ve üzerimize düşen sorumluluğu almaya devam edeceğiz.”
Bakan Akar Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin değerlendirmelerde ise şu ifadeleri kullandı:
“AB’ye üyelik bizim stratejik bir hedefimiz olmaya devam ediyor. AB ile kapsamlı ekonomik ilişkilerimiz var. Türkiye’nin AB ile ilişkileri kökleşmiş ve çok boyutludur. NATO üyesi olarak, Avrupa ve Transatlantik bölgesini etkileyen birçok sorunun çözümüne yönelik çabalara aktif olarak katkı sunuyoruz.”