11.6 C
New York kenti
Cumartesi, Kasım 2, 2024

İslam Sanatı bölümünü yenileyen MET’teki Türk isimleri

Mutlaka Oku

NEW YORK – Selçuk Acar – New York’taki Metropolitan Müzesi’nde (MET) 8 yıldır devam eden çalışmaların sonucunda halka açılmaya hazır hale getirilen İslam Sanatı bölümünün bazı galerilerinde Türk sanatı ve Türkiye’den Koç Ailesinin ismi de yer aldı ve bölümün küratörleri arasında sanat tarihi eğitimini Fransa’da tamamlayan genç Türk küratör Deniz Beyazıt da bulunuyor.

MET’teki, İslam Sanatı’nın en değerli hazinelerinin yer aldığı galerilerin bulunduğu bölüm, 1 Kasım’da kapılarını halka açmadan önce özel davetlilerin katıldığı bir açılış töreni düzenlendi.

New York’un dünyaca ünlü müzesi MET’teki, ”Arap Ülkeleri, Türkiye, İran, Orta Asya ve Güney Asya Galerileri”nin söz konusu açılışına katıldım. Daha sonra üst üste yapılan diğer davetlerde de misafirlerimle beraber, bir kaç kez daha sergiyi görme imkanım oldu.

Osmanlı dönemine ait eserlerin yer aldığı 2 galeriye Türkiye’den ‘Koç Ailesi’nin adı verildiğinin gurur ve heyecanıyla birlikte, halk gösteriminden önce Koç ailesiyle galerileri gezerken, Semahat hanımdan bir ara ”iyi ki böyle bir işe para yatırmışız, boşa gitmemiş” sözlerini duyarken, yüzündeki unutulmaz mutluluk ifadesine de şahit oldum.

11 Eylül’ün 10. yıl dönümünden yaklaşık 2 ay sonra, İslam dünyasının uluslararası arenada ‘Arap Baharı’nı yaşaması, Afganistan ve Irak harekatı, İran’la yaşanan gerginlik ve Türkiye’nin de ekonomik ve siyasi ağırlığının bölgesel ve uluslararası alanda kendini iyiden iyiye hissettirdiği bir döneme denk gelen, 12 binden fazla eserin toplandığı ”Arap, Türk, İran, Orta Asya ve Geç Dönem Güney Asya Sanatları Galerisi” ilk gösterimi olan basına tanıtımı için özel bir tören yapıldı.

Yaptığı parasal katkı nedeniyle Koç ailesinin adının verildiği 459 ve 460 nolu galerilerdeki eserler, Halı, Tekstil ve Büyük Osmanlı Dünyası ve 14. e 20. yüzyıllar arasındaki Osmanlı Saray Sanatları başlıkları altında yer alıyor. Oldukça hassas ve değerli olan eserlerden, özellikle halıların büyük bir kısmı, zarar görmemesi için bir ay gibi bir süre sergilendikten sonra depoaya kaldırılırken, depolarda bekleyen binlerce parçadan bazılarıyla yer değiştirecekler.

Ortadoğu dışındaki en önemli İslam sanatı koleksiyonına sahip olan MET’te açılan yeni galerilerle ilgili çalışmalara, 1975’te yapılan galerilerin eskidiği ve yenilenmesi gerektiği düşüncesiyle 8 yıl önce başlanmıştı. Yaklaşık 50 milyon dolar bulan yenileme çalışmaları, MET’in masraflarını kıstığı bir döneme denk gelmesine rağmen özel kuruluş ve vakıflardan alınan desteklerle bu projede hiçbir kısıtlama yapılmadan gerçekleştirildi.

Koç Ailesi’nin destek verdiği 2 gleri ile birlikte toplam 15 İslam sanatına ait galerinin basın tanıtımı için yapılan sembolik açılışa, Koç Ailesi, Rahmi Koç, Semahat Arsel, Mustafa Koç ve Ömer Koç’la katılırken, bu bölüme destek vere başka ülkelerden temsilciler ve ABD’den yetkililerle birlikte açılış kurdelesi kestiler.

Açılışta, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’u temsilen ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılarından Ann Stock, ABD Temsilciler Meclisi üyesi Carolyn Maloney, New York Belediye Meclisi Başkanı Christine Quinn, Metropolitan Sanat Müzesi Direktörü Thomas Campbell ve Metropolitan Sanat Müzesi Başkanı Emily K. Rafferty katıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılarından Ann Stock, da konuşmasında, MET’in bu yeni galerilerinin pek çok kişiye ve öğrencilere çok yararlı bilgiler vereceğini söyledi. Açılışa katılan siyasilerden ABD Temsilciler Meclisi üyesi Carolyn Maloney ise, açılışta yaptığı konuşmada, açılan yeni galerilerin New York’un ve MET’in daha fazla ziyaretçi almasına katkısı olacağını ifade etti.

New York Belediye Meclisi Başkanı Christine Quinn de konuşmasının başlamadan önce, Van’da hayatını kaybedenlerin yakınlarına taziyelerini iletirken, New York Belediyesi olarak, Van’daki arama kurtarma operasyonlarına katkıda bulunmaya hazır olduklarını ifade etti. Christine Quinn, Büyük Buhran zamanında babasının yazları zamanının tümünü ”ücretsiz, temiz, güvenli ve serin” bir olan müzede geçirmesi nedeniyle son derece entelektüel bir kişi olduğunu belirtti.

MET’in Direktörü ve Üst Yöneticisi (CEO) Thomas Campbell 1 Kasım’da açılacak müzenin basına tanıtım ve ön gösterim töreninde yaptığı konuşmada, müzede İslam sanatı ve kültürünü en iyi şekilde anlatan 15 yeni galeri açmaktan büyük onur duyduklarını belirtti. Campbell, galerilerin dünya tarihinde Arap Baharının yaşandığı önemli bir dönemde açıldığına değinen değinirken, galerilerin açılmasında desteği olan Rahmi Koç ve ailesine de cömertliklerinden dolayı teşekkür etti.

İlk gezi Türk küratör Deniz Beyazıt eşliğinde

Tüm sponsorlarının katıldığı kurdele kesme töreninin ardından Mustafa Koç ve Ömer Koç kurdele kesiminden hemen sonra müzeden ayrılırken, Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç ve kardeşi Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Semahat Arsel, MET’in İslam Eserleri Bölümünde, Rahmi Koç, Semahat Arsel ve beraberindeki heyet, MET’in tek Türk küratörü Deniz Beyazıt’la birlikte müzedeki galerileri gezdik.

MET’in İslam Sanatı küratörlerinden Deniz Beyazıt bize, galeriler hakkında detaylı bilgiler verdi. Koç ailesinin yanlarında, Turkcell’in Wall Street’teki 10. yılı için Türkiye’den getirdiği ekonomi muhabirleriyle birlikte, sonradan kendileriyle gelen gazeteciler de yer aldı.

Gezinin ardınan Rahmi Koç gazetecilerin sorularını yanıtladı. Koç burada, müzenin bir önceki CEO’su Philippe de Montebello’dan gelen bir davet üzerine müzenin yenilenme çalışmalarına başlanan İslam Eserleri Bölümü’ne destek verme kararı aldıklarını ve böyle bir saygın sanat müzesinde zengin kültürümüzün yansıtıldığını görmekten de gurur duyduğunu bildirdi.

”Amerikalılar sumumda, İngilizlerden daha iyi”

Organizasyonu çok beğendiğini belirten Koç, galerilerin tarihçeyi, gelişmeleri insanların rahatlıkla görebilecek ve anlayabilecek biçimde düzenlenmiş olduğunu kaydetti. Koç müzeyle ilgili değerlendirmesine şöyle devam etti; ”Eserler zengin, kaliteleri çok iyi. Ben hep İngiliz Müzesi ile mukayese ediyorum. Onlarda biraz daha fazla eser var buradan ama, bunların kalitesi fevkalade. Amerikalıların sunumu çok iyi. Dolayısı ile memnunuz, mutluyuz, Türkiye için ve Vehbi Koç Vakfını belirli düzeyde uluslararası platforma getirmek adına büyük bir adim”

İlginç tavsiye:
”Kaçırılan eserler bulundukları ülkede sergilensin”

Rahmi Koç, Türkiye’den kaçırılarak yurtdışına çıkarılan eserlerin de bulundukları ülkelerdeki önemli müze ve galerilerde ‘Türk malı’ olarak sergilenmelerinin, Türkiye’ye getirilmelerinden daha önemli olduğunu düşündüğünü belirterek, ‘Çünkü Türkiye’ye geldiği zaman bir kaç ay alaka oluyor, ondan sonra yavaş yavaş bu alaka ortadan kalkıyor ve tozlanmaya mahkum oluyor o güzel eserler. Halbuki buralarda bırakılsa, bizim malimiz olarak tabii, Türkiye’nin imajını dünya çapında çok daha yükseltir’ diye konuştu.
Vehbi Koç Vakfı ve Metropolitan Müzesi arasındaki işbirliği doğrultusunda ortaya çıkan galerilerin oldukça etkileyici olduğunu söyledi Rahmi Koç; ”kültürümüze ait bu tür eserlerin paylaşılması için elimizden geleni yapmayı, Türk adının böylesine büyük kuruluşlarda anılmasını sağlamayı bundan sonra da sürdüreceğiz’ dedi.

Eserlerin çoğu Batıya dönük düşmanlığın simgesi İran’dan

İslam’ın hakim olduğu farklı bölgelerden gelen eserlerin büyük bir bölümü İran’dan getirildiği dikkat çekiyor. Eserler arasında, Müslümanların modern eserleri ve heykeller de yer alırken, İran bölümündeki galeride, bazı eserlerin Çin ve Moğolistan etkileri taşıdığı göze çarpıyor. Bazı eserlerde Batı ve İslam sanatı arasındaki benzerlikler de dikkat çekiyor. İran’ın İsfahan şehrinden gelen, renkli bezemleli mihrap kendini öne çıkaran eserler arasında yer alıyor.

Eserlerin yarıdan fazlasının İran’dan gelmesi, bu ülke üzerindeki ön yargıları kırma açısından ayrı bir mana taşıyor.

MET’in İslam sanatı bölümünün başına British Museum’dan getirilen Sheila Canby de, İslam sanatına yönelik ilgi ve beklentinin arttığını söyledi.

Canby ayrıca galerilerin, dünyanın dört bir yanındaki kırktan fazla İslam sanatı uzmanının fikirlerine başvurularak açıldığını bildirdi.

Sabancı’nın kaligrafi katkısı

Galerilerde göze çarpan en önemli bölümlerden birini de, Mağrip-Endülüs tarzı bir avlu oluşturuyor. Müzede kıdemli sergi tasarımcısı olarak görev yapan Michael Batista, geniş kaligrafi koleksiyonuna sahip Sakıp Sabancı Müzesi’ni özel olarak ziyaret ettiğini bu konuda onlarla işbirliği yaptıklarını bildirdi. Batista, bölümün oluşturulması için, Fas’tan ve İsrail’den tanınımış zanatkarla, Kahire’den de ahşap ustalarının getirtildiğini bildirdi.

MET’teki diğer Türk adı, Deniz Beyazıt

Onun adını ilk defa, bir sene önce New York Üniversitesi’nde “Arts Adminstration” sınıfında birlikte ders aldığım, ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı’nın kızı Tuna Ortaylı, staj yaptığı MET’te, İslam Sanatı konusunda çalışmalara başladığını söylediğinde duymuştum.

Aradan bir yıl sonra, müzenin tek Türk çalışanı Deniz Beyazıt’ı, 24 Ekim’de İslam Sanatı bölümünün özel gösterimi sırasında, başta iki galeriye birden aile adını vererek müzenin tarihinde ilk kez Türk ismini yazdıran Koç Ailesi’nden Rahmi Koç ve Semahat Arsel’e müzeyi gezdirirken aksanlı Türkçesi ve derin bir sanat tarihi bilgisiyle eserleri anlatırken yakından tanımış oldum.  İsviçre’de doğumuş ancak aslen zengin tarihi ve mimari geçmişe sahip illerimizden Mardin’li olup, Sarbonne’da Sanat Tarihi okumuş, bu konuda master ve doktora yapmış, Oxford’ta yine bu alanda doktora sonrası eğitim almış olan Beyazıt, yurtdışında Türkiye’yi başarıyla temsil eden gurur duyulacak isimlerden.

MET’in en büyük özelliği, eğitim açısından adeta bir sanat tarihi kitabı gibi ve ”ansiklopedik müze” yönüyle öne çıkmasıdır. New York’un ünlü Modern Sanat Müzesi (Museum of Modern Art- MoMA) gibi çağdaş sanatı temsil etmiyor. Ancak MET, Amerika’nın siyasi ve ekonomik gücünün etkisiyle, bu gücün simgesi olurcasına, dünyanın her bir yerinden bir şekilde getirilmiş paha biçilmez eserlerle öne çıkıyor. Bu yönüyle de, Beyazıt’ın adeta bir sanat mabedi olarak dünyanın en zengin yapılarından biri olan MET’te çalışması kendisi için de ayrı bir gurur ve mutluluk olsa gerek.

Sonuçta, Koç Ailesiyle Türk adının MET’teki galerilerde yer alması gibi, bu uluslararası sanat mabedinde, bir Türk küratörünün görev yapması Türkler açısından uluslararası sanat alanında ayrı bir gurur kaynağı.

Yazar

- Advertisement -

Daha Fazla

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisement -

Son Eklenenler