Surec resmen basladı: Türkiye 1924’den bu yana ilk sivil anayasasını yapmaya hazırlanıyor. Anayasa’nın içeriğini dair pek cok tartısma yasanadursun hararetin tavan yaptıgı konu yine terorle mucadele ve Kurt sorununda dugumleniyor.
Gectigimiz uc bes yılı hesaba katmadan bir degerlendirme yaptıgımızda soyle bir tablo ortaya cıkıyor; PKK arkasında ciddi halk destegi olan bir yapı ve bu yapı 30 yılı askın bir suredir dunyanın en buyuk ordularından birine karsı savasını surduruyor. Bolgeden aldıgı halk desteginin yanında yıllardır PKK ya en buyuk destegi ise dıs gucler degil aksine bugune degin uyguladıgı yanlıs politikalarla bizzat devlet veriyor.
Yıllardır orgutu bitirmek bir yana gucune guc katan bir faktor olaraksa devletin bugun bırseylerı degıstırmesının zamanı geldide coktan geciyor.
31 yıllık sürgün sonrasında Türkiye’ye dönen Kürt siyasetçi Kemal Burkay’ın Kürt seçmenin yapısına isaret eden “Kurtler tek kalıptan çıkmış değil, Kürtlerin politik tavırları bir değil” analizi, uzerinde durulması gereken bir gercege vurgu yapiyor.
Son donemlerde Ak partinin Kurtlerden aldıgı oyun BDP den daha fazla olması da hesaba katıldıgında aslinda bugun Kürtlerin tamaminin Öcalan’ın arkasından gitmedigi tam tersine demokrasi ve ozgurluk isteyen ancak bunu dillendirmeye cekinen sessiz bir cogunlugun oldugu goruluyor.
‘Devlet eşek de olsa, binme’ nasıhatını nesilden nesile nakletmis bir toplum icin bu gercek bir manevra degildirde nedir sormak isterim.
Gorunen o ki son yıllarda devlet tarafından atılan adımlar karsılık bulmakta sonuc vermektedir. Umit verici olarak devletin asırlık hatasının farkına varıp samimi bir çözüm arayışına girdigide acıktır.
Ote yandan catısmaların bitirilebilmesi için İmralı ile girilen diyaloglar dıkkate alındıgında can acıtan catışma haberlerlerinden bitap dusmus Turkiye halkının, eskiden olsa kıyamet koparacakken suregıden diyaloga sasırtıcı bir bicimde tepkisiz kaldıgı gozlerden kacmamalıdır. Gelinen nokta bıze bir tek seyi isaret etmektedir; vakit gelmistir ve vakit tamda ezber bozma vaktidir!
Bugun ve simdi devletin kısa donemli ve sonuca ulasmayan dıyaloglar yerine daha buyuk adımlar atmasının tam zamanıdır. Gerek Anayasa calısmaları gerekse askeri alanda eylemsizlik durusuyla ezberi bozan bır cıkıs sarttır.
Hükümetin su halde işi silahla çözme luksu olamaz olmamalıdır . Aksı takdirde PKK devlete arayıpta bulamadığı bahaneyi sunmakta hıc zorlanmayacaktır.
Hukumetin sabırlı ve kararlı tavrına karsılık umudum o ki “siyasi bir aktör” pozisyonuna yerlesmek ve daha fazla kan kaybetmek ıstemeyen PKK barıs cabalarını bombalamak yerine akilli hareket edip teror orgutu kimligini bır tarafa koyarak bu buyuk adıma karsılık verecektir.
Karayılanın mektubunda dile getirdigi ve Ocalan tarafından kaleme alınan protokollere devletin cevabı ne olur henuz bilmiyoruz ancak eğer gercekten çözüm isteniyorsa, devlet bu konuda ne derece kararlı oldugunu kanıtlamalıdır.
Devletin PKK yı beklemeden guven yaratıcı adımlar atması oncelikli mesele olmalı Erdogan o cok bilinen kararlı ve ezber bozan tavrını bu meselede de gostermelidir.
Zira bu mesele bu tavrı herseyden cok hak etmektedir.
