NEW YORK – New York’ta temaslarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Uluslararası camianın “BM’nin B planını bırakın, A planı bile yok. BMGK’nın da Suriye ile ilgili açık bir stratejisi yok. Suriye rejimi öylesine bir yaklaşıma sahip ki DAEŞ’la mücadele ettikleri için herşeyi yapabiliyorlar.” dedi.
Başbakan Davutoğlu, ABD’nin New York kentindeki programı kapsamında, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’la Genel Sekreterlik makamında yaptığı görüşmenin ardından BM’de bir basın toplantısı düzenledi.
Türkiye’nin IŞİD ile mücadeleye yeterince destek vermediğine dair eleştiriler ve IŞİD’in Türkiye’ye maliyetine ilişkin bir soruyu cevaplayan Davutoğlu, “2 milyon Suriyeli sığınmacı var. Bir DAEŞ konvoyu 2013 Kasım ayında sınıra yaklaşmıştır ve biz hiçbir terör örgütünün sınırımıza yaklaşmasına izin vermemekteyiz. New York’ta oturarak ya da başka yerlerde oturarak Türkiye’nin Suriye ya da Irak sınırı ile ilgili yorum yapmak kolaydır. Ama durumu yansıtmamaktadır. Biz uluslararası terörizmle alakalı kaygısı olan insanlarla daha fazla işbirliği içinde olunmasını istiyoruz. Bizim beklediğimiz daha fazla işbirliği, daha fazla istihbarat paylaşmalarını istiyoruz ve daha fazla empati kurulmasını” dedi.
‘Stratejileri yok’
Suriye’ye ilişkin de “BM’nin bir A planı var, A olmaz ise B planı nedir?” sorusuna Davutoğlu, “B planını bırakın, A planı bile yok; dünyanın, uluslararası camianın… BMGK’nın da Suriye ile ilgili açık bir stratejisi yok. Suriye rejimi öylesine bir yaklaşıma sahip ki DEAŞ’la mücadele ettikleri için herşeyi yapabiliyorlar.
Hiçbir şekilde sığınmacıların hareketlerini göz önünde bulundurmuyorlar. Bütün ülkeler DEAŞ’a karşı mücadele etmekte ama bu baskıcı bir rejimin Halep’te yaptıklarını meşru kılmaz. Bu saldırılar devam ederse belki yüzbinlere mülteci Türkiye’ye yaklaşacak” diye konuştu.
‘Olumsuz ifade olmadı’
“Şah Fırat operasyonuyla ilgili acaba Sayın Genel Sekreter net ifadeler kullandı mı, Türkiye’nin pozisyonunu anlıyor mu?” şeklideki soruya Davutoğlu, “Ben Sayın Genel Sekretere bilgi verdim. Şah Fırat operasyonu, Türkiye’nin haklarının korunduğu operasyondur, BM’de kayda geçti.
Genel Sekreter’in de bu konuda herhangi bir olumsuz ifadesi olmadığı gibi zaten doğal olarak Türkiye kendi ulusal haklarını kullandığı için BM kayıtlarına bu şekilde geçmiş oldu” yanıtını verdi.
Operasyona lojistik destek
Bir gazetecinin “Musul operasyonu için Türkiye’nin sıcak çatışmaya girmeyeceğini ifade ettiniz. Milli Savunma Bakanı da Irak’ta, iki tane C-130 tipi uçakla gittiği bilgisi var. Bu uçaklarda ne var?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın ziyareti Musul operasyonu ile sınırlı değil. Irak Savunma Bakanı Ubeydi’nin talep ettiği bazı ekipmanlar çerçevesinde ki bunların çoğu dediğiniz gibi lojistik niteliktedir. Silah boyutundan daha çok donanım özellikleri taşıyan katkılardır. Musul’u ve Irak’ın istikrarı için atılması gereken adımlar konusunda bütün taraflarla yakın temas halindeyiz. Türkiye olarak Irak’ta da, Suriye’de de Irak ve Suriye halkıyla olan dayanışmamız çerçevesinde gerekli desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ettim.”
ABD’de lobİ kurun çağrısı
Başbakan Ahmet Davutoğlu, New York’ta bir araya geldiği Türk Amerikan Dernekleri yöneticilerine, Türkiye’nin yurtdışındaki her bir vatandaşının ayrı ayrı bir “büyükelçi” olduğunu ifade etti, “ABD’de bir Türk rüzgarı estirmek zor değil” diyerek vatandaşların lobi oluşturmasını istedi. Davutoğlu, New York’ta Türk-Amerikan Dernekleri yöneticileriyle bir araya geldi. Davutoğlu, özetle şunları:
Yurtdışındaki vatandaşların her birini gönüllü büyükelçi olarak kabul ediyoruz. Şimdi sizden Türk-Amerikan ilişkilerinin taşıdığı stratejik önem dolayısıyla önümüzdeki dönemde daha da fazla beklentilerimiz var. Neden? Çünkü ABD küresel bir güç ve bu küresel güç içinde etkin nüfus barındıran ve bu etkin nüfus üzerinden siyasete ağırlık koyan ülkelerin güçleri ve uluslararası alandaki etkinliği de artıyor. Lobisi olan, bu lobiye dayalı olarak kendini anlatan kamu diplomasisi yapan ülkeler sadece Amerika’da değil Amerika üzerinden dünyada da etkisini artırabiliyor. 198 bin Türk var, az bir rakam değil, çok ciddi bir güç. Bu güçle hareket edecek olan dost ve akraba toplulukları da pekiştirdiğimizde ABD’de Türk rüzgarı estirmek hiç de zor değil. Sizden bu çerçevede büyük beklentilerimiz var.
Dört konuda sizleren beklentimiz var. Değişik siyasi görüşlere sahip olabilirsiniz ama mezhebi, etnik, kültürel geçmişe sahip olabilirsiniz. Mutlaka birlik beraberlik içinde olunuz. İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sizlerin ABD’ye entegre olmanız. Entegrasyondan kastım, ABD’nin siyasi hayatına, kültürel hayatına, akademik, ekonomik hayatına girmeniz, nüfuz etmeniz, etkinlik kazanmanız ve Türk varlığını güçlendirmeniz. Pasif vatandaş topluluğu istemiyoruz. Ne Amerika’da ne Avrupa’da. Üçüncüsü oy kullanmanız konusunda gerekli titizliği göstereceğinize inanıyorum. Dördüncüsü de milli davalar olduğu zaman göürüş farklılığına bakmadan aktif şekilde öne çıkınız.