Elini kalbinin tam üzerine götürüyorsun, orada küçücük battaniyenin altında acılarını hissettirmeden öylece uyuyor. Ne bir inleme, ne bir ses, ne bir hareket, öylece son’un gelmesini bekliyor… O’nun sessizliğinde boguluyorsun, hıçkırıkların boğazına düğümleniyor. Annesi, “dile kolay 16 yıl..” diyor. “Onaltı yıl benimle iyi kötü her anımda yanımda olan can dostum, arkadaşımdı.. Şimdi beni bırakıyor, nereye gidiyor?..” Küçücük, minnacık bir köpek. Öyle çok şey ogretiyorki sana o SON ziyaretinde. İnanamiyorsun, birazdan, bir kaç saat sonra veteriner bütün acılarına son verecek ve o, nereye gittiğini bilmeden ardında bir çok anı, kırık kalp, güzel anılar bırakacak…
Sessizce sakin sakin terkediyor bu dünyayı.. Bağırışları olmadan, gürültüsüz patırtısız. .. En dayanılmaz acilarda dahi ÖLÜM sessizliğine bürünmüş. O battaniyenin altında öylece duruyor…
Her gidiş acı verir insana ve doğadaki bütün canlılara muhakkak. Ve bir çok şey öğretir. Kendine gelmeni, dostlarına sevdiklerine sıkı sıkı bağlanmanı, dünyadaki bütün tanıdıklarını affetmeni öğretir. Küçücük bir köpeğin sana bıraktıklarıyla kalıyorsun, elin telefona gidiyor. İlk önce anneni babanı, kardeşlerini arıyor, onları ne çok sevdiğini anlatıyorsun. Onlar sebebini bilmedikleri, durup dururken olan bu patlamanın sebebini merak ediyor… Sakin bir yere gitmeyinler geliyor diline. Korkularinla yuzlesiyorsun. Sonra birden kırgın oldukların geliyor aklına, hiç tereddüt etmeden arıyor ve sanki canını acitmamislar, sanki yıllardır görüşmeyen sen degilmissin gibi. Küsmeler kırgınlıklara son veriyorsun. Minicik bir Carmen… Sana bu hayatta, o SON bir saatte o kadar çok şey ogreterek gidiyor ki… ve o kadar çok kötülükleri iyiliğe dönüştürüyor ki. Tam orda kalbinin en hızlı attığı yerde tutuyorsun sevdiklerini. Görmek isteyipte goremedigin bütün tanidiklarini… Hiç kimseye dargın gitmemek için cirpiniyorsun, sanki bir saat sonra sen gidecekmissin gibi hafifliyorsun. Bütün günahlarını çıkarmaya çalışırcasına meleğe donusuyorsun.
Neden aslında olmamız gerektiği gibi olamıyoruz? Ve neden içimizdeki kötülüğü küçücük bir köpeğin değiştirmesine kadar bekliyoruz? Babamın en son nasihati geliyor aklıma. “KIZIM” demişti, “bizlerden çok uzaktasin, oradaki arkadaşlarını kardeşlerin gibi görmeye çalış ve yaşları büyük insanları ANNE BABAN gibi sahiplenmeye.. Bizler artık sizlerden çok uzaklardayiz, en yakınındaki kalbininde en yakını olsun”… Bir babanın çocuğuna verebileceği en büyük hediyeyi vererek son buluyor telefon konuşmalarımız. Sanslilardanim ben, kapısını çalmadan girebilecegim dostlarım var. Karnım acıkınca hiç tereddütsüz buzdolabını açıp karnımı doyurabilecegim, kendi evimdeki huzuru bulduğum, canımdan kanimdan bildiğim dostlarım var benim… Kapı aralarından bırakıp gitmelerin olmadığı, saygılı duruslarimizin olduğu sevdiklerim var benim.
Çok bağlanmak lazım dostlara, sımsıkı sarılıp doğulu sıcaklığıyla bakmak…saatlerce usanmadan bıkmadan dinlemek. Günün birinde kaybedeceğini bile bile bütün enerjini vererek sarılmak. Hiç bitmesini istemediğin günlerde görmek. Yanında aglayabildigim dostlarım var benimde, ve en çirkin kahkahalarımı gösterdiğim,en pasaklı hallerimde kapilarimi sonuna kadar açtığım dostlarım… Karşılıksız sevdiğim, severken kalbimden, en içimden sahiplendigim dostlarım.
Birgün herkes gidecek. Bütün gidişler gibi bizlerin gidişleri de buruk acı verecek elbette. Elbette birileri ağlayacak, üzülecek ve mutlu anlarimizi anıp tebessümler edecek. Duruşlarınızın sarsılmayacağı dostluklar kuralım birbirimize, bütün dususlerimizde onların bizi tekrar tekrar kaldırmasına izin verelim. O sımsıcak elin varlığı kendimize güvenmemizi bir kat daha arttırsın. Ağaç kökleri gibi sağlamlaştıralım her yeni güne uyanista dostunun varlığını. En mahrem sırlarını paylaştığımız, en derin yaralarımızı gosterebildigimiz dostlarımız olsun.. Her gün bir tane daha yeni dostlar girsin hayatımıza. Biz çoğaldıkça dostluklarimiz daha da katlansin. Yanıbaşımızzdayken kızdığımız kırdığımız dostlarımız da olsun, o yokken yerlere göklere konduramadigimiz guzelliklerde… Hiç bir kavganın sonunda kapıyı çarpıp gitmemeli. Bütün aglamalarinda onun gözünden de yaşlar gelen dostlarımız olsun. Hayatı onunla daha renklendirdigimiz dostlarımız. Hiç bir gidiş acı vermesin kalbine.hiç bir terkedis yildirmasin bizi. Yeni bir güne başlayacağımız kaybettiklerimizi sevgiyle anacağımız günlerimiz olsun. Ve kimse bize hatirlatmasin dostlarımızı ne kadar sevdiğimizi. Biz hep bilelim, göstere göstere yaşayalım acımasız dünyaya inat. Onun ayağına batacak çakıl taşlarını önce sen temizlemelisin, egilmekle daha çok yüceleceksin önünde dostunun. Kendinde olmayanları onda bulacak ve sevineceksin, çünkü ondaki ile sendekini sevgi bağı ile tamamlayacaksın. Öyle sımsıkı tutacaksın dostunun elini, sevdiğini söylerken onun da seni, senin onu sevdiğin kadar sevdiğini bileceksin, korkmadan sıkılmadan sarılacaksın o ele… Sabırla isleyeceksin olumsuzluğu kalbine, her hüzünlendiğinde onun huznunu almak için çırpınacaksın, Sen de ağlayabileceksin en az onun kadar onun acısına, ‘dostum’ diyebileceksin yanında olmadığı zamanlarda…
Özlemlerini biriktireceksin içinde, tekrar tekrar sarilacaksin ona… DOST ların olacak çeşit çeşit… Evinin bereketini artiracaksin. Bir gün senden gitmek istediğinde elindeki sıcaklık acıtacak içini. Özlemle anacak… Sensiz olamiyacagini anlayarak hissettirmeden geri gelecek… Bağıra bağıra kavgalar edeceksin, seni her eleştirdiğinde yenileyeceksin onunla beraber kendini de… Hiç bir şeyi kulak ardı etmeyeceksin. Birlikte büyüteceksiniz içinizdeki sevgili dost sıcaklığını. Kırgınlıklarınızda, dargınlıklarınızda önce sen koşacaksın onun kapısına bir sabah vakti, derin nefeslerden sonra o hiç kapatamıyacağın kapıyı calacaksın… Sımsıkı sarılacaksın, özür dilemesini öğretecek her kırgınlık sana… Erdemli olmayı, bir başka insana’ değer vermenin ne denli güzel oldugunu… ”Seni seviyorum” demeyi öğretecek..
Biriktirdiğin sevgilerle gideceksin sen de bir gün bu DÜNYA’dan… ve senin dostun da sana “iyi ki son defa gormusum” diyebilecek… Ve artık ellerim bütün dostlarımın kalbinde, sevgi ile hoşçakal CARMEN…
son dönem okudugum en pozitif yazılardan biri… hayat elimizden kayıp giderken, elimizde olup da tutamadıklarımızı hatırlattı bana, bakıp da göremediğimiz, zaman zaman unuttuklarımızı hatırlattığınız için teşekkür ederim reyhan hanım