BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (TURKISH JOURNAL) – Selçuk Acar – Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurul üst düzey toplantıları sona ererken, “Diplomasinin Oscarları” veya “Diplomasinin dünya şampiyonası” olarak da anılabilecek, bir haftayı aşan diplomasi dünyasının en büyük ve önemli platformunda 566 toplantı ve 1647 ikili görüşme gerçekleştirildi.
Hafta boyunca, Türkiye açısından büyük öneme sahip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Donald Trump arasında beklenen Suriye görüşmesi Trump’ın iç siyasetteki en zorlu dönemecine girdiği günlere denk gelmesi ve daha da önemlisi bir takım iç dinamikler nedeniyle gerçekleşmedi. DC’ye hakim, 2016 ABD Başkan adayıyken Hillary Clinton’ın kampanyası boyunca dillendirdiği, YPG/PKK’ya silah verilmesini ABD’nin ulusal menfaati olarak görmesine neden olan iç dinamiklerden bahsediyoruz.
Bir başka önemli gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump tarafından da kabul edilen Türkiye açısından stratejik konumdaki Türk vatandaşı Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposu Elpidophoros (Elpidoforos) Lambriniadis’in Cipriani restoranında kabul etmesi oldu.
Bu yıl ilk defa BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ev sahipliğindeki İklim Eylemi Zirvesi öncesinde, 16 yaşındaki İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg’in de katıldığı Gençlik İklim Zirvesi düzenlendi.
24 Eylül’de başlayan 30 Eylül’de sonra eren BM Genel Kurulu yıllık üst düzey genel görüşmelerinde, aralarında “gözlemci” statüdeki Filistin ve Vatikan dahil 195 ülkeden 125’i devlet ve hükümet başkanı, 70’i de dışişleri veya ilgili bakan düzeyinde toplantılara katıldı. 195 ülkeden sadece 16’sı, bir kadın tarafından temsil edilirken, bu yıl Özbekistan BM Genel Kurulu’na hitap etmeyen tek ülke oldu.
74’üncü Genel Kurul genel görüşmelerin ana temalarını ise “Yoksulluğun ortadan kaldırılması, kaliteli eğitim, iklim eylemi ve kapsayıcılık için çok taraflı çabaların canlandırılması” oluşturdu.
Bu yılın en uzun konuşmasını BM Genel Kurul kürüsününde 50 dakika kalan Pakistan Başbakanı İmran Han yaparken, üst düzey yıllık toplantı haftasında 566 toplantı ve 1647 ikili görüşme gerçekleştirildi.
Erdoğan ve Trump Uygur Türklerinin dramına değinmedi
195 ülke ve kuruluş, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş, sesini duyurma açısından dünyanın en önemli ve meşru organı, ortak çatısı BM Genel Kurul kürsüsünden kendi ulusal ve uluslararası menfaatleri çerçevesinden, dünya barışı, refah ve güvenliği için önemli mesajlarlar verdiler.
Bu senenin konuşmalarına damgasını vuran isimlerden biri de 3 görselle kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.
Konuşmasında, nükleer silahın ya herkese yasak veya herkes için serbest olması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konudaki çifte standarda dikkat çekti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında Filistinden, Mısır’a, Suriye’den Keşmir’e kadar mazlumların sesi olurken, Başkan Donald Trump gibi, dünyanın bir başka köşesi Sincan’daki Müslüman Türklerin dramına değinmemesi, iki liderin de Çin yönetiminle uyumlu gözüküp, mazlumlarla ülke menfaatleri arasında seçim yapmak zorunda kaldığı sonucunu doğruyor. Sadece Erdoğan’ın değil, Trump’ın da dünyanın en meşru ve büyük ortak platformunda Çin’i en yumuşak karnı İnsan Hakları konusunda eleştirmemesi, Çin yönetiminin gücüne işaret etti. Trump’ın her zaman Çin’e yönelik tamamen iç siyaset malzemesi sözlerini bu katagorinin dışında tutuyoruz.
Görevden azledilme fırtınasının haberini alan Başkan Trump da gerek zirve haftasının ilk günü ev sahipliği yaptığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan övgüyle bahsedip rahip Andrew Brunson’un serbest kalmasından dolayı teşekkür ettiği “Dini Özgürlüklerin Korunması” toplantısındaki konuşmasında, gerekse düşük enerjili genel kurul hitabında Yezidiler başta olmak üzere dini özgürlüklere yönelik saldırıları ve yaşanan insanlık acılarına değinirken, Müslüman Uygur Türklerinin dramına değinmediği dikkat çekti.
Çin’i ticari faaliyetlerinden dolayı sert şekilde eleştiren Trump’ın, Genel Kurul kürsüsündeki konuşmasında Çin’in en yumuşak karnı, Şincan’daki insan hakları ihlalleri konusuna değinmemesi sadece üzerinde olduğu ticaret anlaşmasının hassasiyetine ve buna verdiği önemin bir sonucu olarak kabul edilebillir. Çünkü ABD, İngiltere ile birlikte, Sincan’daki İnsan Hakları ihlalleriyle ilgili ortak bakanlar düzeyinde üst düzey bir toplantı gerçekleştirirken, Şincan’daki dramını en fazla seslendiren ülkelerden biri durumunda.
Türk delegasyonu
Bu yıl da toplantılara en güçlü katılım gösteren ülkelerinden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Türkiye olurken, Türk delegasyonunda, Savunma Bakanı Hulisi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın yanında Türkiye’nin en son Başbakanı ve İstanbul Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım da yer aldı.
Erdoğan’ı Sisi’yle aynı kareye koyma girişimi
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki yıl olduğu gibi bu yıl da birilerinin Mısır Cumhurbaşkanı darbeci general Sisi’yle aynı masaya hatta yan yana oturtma girişimine karşı yemeğe katılmadı. Liderlerin kadeh kaldırma seremonisiyle öne çıkan BM’deki öğle yemeğinde, Başkan Trump’ın Genel Kurul kürüsünde eleştirdiği İran ve Çin’in hediye ettiği duvar halılarının hemen altında oturduğu dikkat çekti.
Trump iç siyasete odaklandı
Demokratların Başkanı görevden azletme girişiminin BM görüşmeleri sırasında Trump’a olumsuz yansımaları olurken, Başkan Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi dahil bir çok ikili görüşmesinin yapılamamasına gerekçe oluştururken, Erdoğan görüşmesinin yapılmamasının gerçek gerekçesinin görüşmenin ana gündeminin, ABD ile Türkiye’nin tek noktada buluşamadıkları Suriye konusunda olması gösterilebilir.
İç siyasette 2018 ara seçimlerinden sonra Temsilciler Meclisi’nde üstünlüğü ele geçiren Demokrat Partili (California) Kongre Üyesi Adam Schiff’in Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı olmasıyla azletilme soruşturması başlatacağının sinyalinin geldiğine değinirken, Trump’ı 2019’da sıkıntılı günlerin beklediğini, Demokrat Parti ağırlıklı Kongre’nin Başkanı azletme mesaisi yapacağını yaklaşık bir sene önce belirtmiştik. Sonunda bugün o noktadaya gelmiş durumdayız. Trump ara seçimden sonra düzenlediği basın toplantılarında haklı haksız şekilde gazetecilerle öncekinden daha fazla ağız dalaşına girmesi ve bunun sıradan bir olay haline gelmesi de bugünkü noktaya gelineceği korkusundan kaynaklanıyordu.
BM Genel Kurul üst-düzey toplantı haftasında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Başkan Trump’ı bir araya getirme çabası boşa çıkarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Türk heyetinin, Trump’la planladığı, özellikle Fırat Doğusu odaklı ikili toplantı görüşmeler süresinde mümkün olmadı.
Bunun ana nedenlerinden birincisi Başkan Trump’ın görevden azledilme süreciyle ilgili gelişmeler oldu. Öyle ki Trump’ın bu konuda aldığı haberden sonra azledilme endişesini basın toplantısına da yansıttığını yerinde gördük. Önceki seneler basından fazlaca soru alan Trump, bu defa sadece 4 soru alırken, verdiği cevaplarda da Trump için iç siyasetin BM zirvesinden çok daha önde olduğu görüldü.
BM zirvesiyle ilgili düzenlediği basın toplantısında, bir öncesi senelerde de katıldığım toplantılarla kıyaslanamacak derecede az sayıda ve seçerek soru alması alması ve soruların BM zirvesinden çok iç siyasetle ilgili olması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beklenen ikili görüşmenin gerçekleşmemesi Başkan Trump’ın içinde bulunduğu durumun yansıması olarak görüldü.
Türkiye’nin güvenli bölge çalışmalarında arzu ettiğini sonuca ulaşmasının pek kolay olmayacağı ABD’nin başından beri bu bölgedeki tutumundan zaten belliydi. Ancak diğer taraftan, eski Başkan Obama’dan daha açık ve doğrudan konuşan ve samimi davranan Başkan Trump’ın içerde beklenen zor günlerinini yaşaması Türkiye’nin son ABD çıkarmasında istediğini alamamasına neden oldu. Trump onlarca liderle görüşürken, ana gündemi Fırat’ın doğusu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ikili bir görüşme gerçekleştiremedi.
İran nükleer anlaşmasına zor şartlara rağmen devam kararı
Avrupa Birliği dış politika sorumlusu Federica Mogherini Çarşamba sabahı 2015’te İran’la nükleer anlaşma yapan ABD hariç Rusya, Çin, İngiltere Fransa, Almanya ve İran Dışışleri bakanlarıyla kapalı bir toplantı yaptıktan sonra bu ülkeler adına kısa bir açıklamada, Başkan Trump’ın aldığı kararla anlaşmadan çekilen ABD’ye rağmen, anlaşmanın “küresel nükleer silahların yayılmasının önlenmesinin” kilit bir unsuru olmaya devam ettiğini söyledi.
İslamafobi ile mücadelede tarihi üçlü karar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed ve Pakistan Başbakanı İmran Han, Türkiye, Malezya ve Pakistan’ın ortaklaşa düzenlediği “İslamofobi ile mücadele” toplantısında bir araya gelirken, üç lider, bu konuda ortak bir televizyon kanalı kurulmasına ilişkin İslamofobi ile mücadelede tarihi öneme sahip karar aldılar. Alınan karar çerçevesinde ayrıca, son yıllardan Avrupa ve ABD’de hızla artan İslamofobi ile mücadele için güçlü bir medya ve iletişim merkezi kurulacak.
TAIK Erdoğan’ı Cipriani’de ağırladı, davete Erdoğan ile görüşmek üzere Elpidophoros da katıldı
TAIK New York’un en pahalı ve gözde restoranlarından biri olan Cipriani’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlarken, Manhattan’daki Holy Trinity Katedrali’nde düzenlenen görkemli törenle haziran ayında Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposu olan Bakırköy doğumlu ve askerliğini İskenderun’da yapmış olan Ortodoks din adamı ABD’deki Rum Ortodoks lideri Elpidoforos Lambriniadis de katıldı. Erdoğan’ın konuşmasını yaptığı sırada toplantıya gelen Elpidoforos’u kapıda Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlarından Gülnur Aybet karşıladı.
Görevine başladıktan hemen sonra Beyaz Saray’da Başkan Trump tarafından ağırlanan Elpidoforos Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da kabul edildi. Görüşmeye eski Kültür Bakanı ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de katıldı. Görüşmede Büyükada’daki Rum Yetimhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu konularının ele alındığı öğrenildi.
Trump’ın damadı ve danışmanı Jared Kushner davetli olmasına rağmen, Cipriani’deki yemeğe katılmazken ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross yemeğin katılımcıları arasındaydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki Türk heyetinin Türkiye’ye dönüş saatlerinde düzenlenen yemekten ilk ayrılanlardan birinin, Fırat’ın doğusu konusuna odaklanan Trump görüşmesinin gerçekleşmemesinden en fazla hayal kırıklığına uğradığı tahmin edilen Savunma Bakanı Hulisi Akar olurken, Akar Türk heyetine ayrılan minibüste Cumhurbaşkanı’nın restorandan ayrılmasını bekledi.
Türkiye askeri operasyon öncesi BM platformunu hakkıyla kullanabildi mi?
FETÖ’ye bağı olan bir çok STK’nın, BM’yi FETÖ’yü ve faaliyetlerini kendilerini meşrulaştırmak için bir platform olarak kullanma çabaları dikkat çekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM kürsüsünden konuşma yaptığı gün FETÖ bağı olduğu tahmin edilen Türkiye karşıtları, iki tarafında Erdoğan aleyhine sloganlar yazan ışıklı panolu kamyoneti New York sokaklarında gezdirdiler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın açık destekçisi, BM’deki Turkish Journal’ın eski ofisinde bulunan Fox TV Haber televizyonuna Türkiye’nin dünyaya ve özellikle de Amerikan kamuoyuna kendini anlatmada önemli sayılacak başarılı bir mülakat verirken, ne Dışışleri Bakanı Çavuşoğlu ne de Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yıl da BM’deki tüm gazetecilere açık, Suriye konusunu yanlış yönlendirilen ABD basını ve kamuoyuna yönelik bir basın toplantısı düzenlemedi.
Türkiye’nin gerek FETÖ ve bazı diasporaların Türkiye karşıtı propogandalarına ve gerekse Suriye konusunda dünyaya kendini anlatmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacı olmasına ve üstelik de elinde en geniş, meşru ve etkili BM platformu bulunmasına rağmen bakan Çavuşoğlu bir basın toplantısı düzenledi. Ancak o da Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’ye döndükten sonra, BM zirvesi için Cumhurbaşkanına hazırlanan BM’nin 15. katındaki kabul odasında Sözcü Hami Aksoy’un davetiyle sadece çok az sayıda gazeteciye özel bir basın toplantısı düzenlemekle yetindi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’a yakınlığıyla bilinen ve Türkiye açısından stratejik konumdaki Senatör Lindsay Graham’ı da toplantı haftasının öncesinde kaldığı otelde kabul ederken, Graham’ın Türkiye’ye yakınlığı, İsrail’in ve ABD’nin Ortadoğu’daki tartışmalı “ulusal menfaatleri” paralelinde olduğu unutulmamalı.
Emine Erdoğan BM’de Türkiye’nin “Sıfır Atık” tecrübesini anlattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği’nin öncülüğünde BM’de düzenlenen ve bir çok ülke liderinin eşinin (“First Lady”ler) de katıldığı toplantıda Türkiye’nin “Sıfır Atık” tecrübesini anlatan bir konuşma yaptı.
Toplantının ana konuşmacısı olan BM Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı ve Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Profesör Jeffrey Sachs da konuşmasında, Başkan Trump’ı sert şekilde eleştirirken, Türkiye’ye hitaben, komşu ülkelerle ve özellikle de Yunanistan ile tarihi mirasın korunması konusunda işbirliği yapması çağrısında bulundu.
KKTC’nin temasları
Bu arada BM 74. Genel Kurulu’nun üst düzey oturumları devam ederken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Kudret Özersay, aralarında düşünce kuruluşu temsilcileri ve gazetecilerin de olduğu bir grupla yuvarlak masa toplantısında bir araya geldi. Özersay toplantıda, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Bölgede Savunma, Enerji ve Ekonomi Üzerine Bakış Açıları” konulu bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da BM Genel Sekreteri Guterres ile BM Genel Sekreterlik makamında bir araya geldi.
Eğitimci Türk iş adamı Yücel’e BM ve Küresel Umut Koalisyonu’dan büyük onur
Eğitimci Türk iş adamı Enver Yücel, New York, Zürih ve Hong Kong’da merkezi bulunan, başkanlığını BM Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) eski Başkanı Irina Bokova’nın yaptığı “Global Hope Coalition” (Küresel Umut Koalisyonu) tarafından küresel vatandaşlığa ve barış eğitimi kültürüne katkılarından dolayı ‘Küresel Vatandaşlık Eğitim Ödülü”ne layık görüldü.
Yücel ayrıca, BM Genel Merkezi’nde düzenlenen BM Medeniyetler İttifakı (BMMİ) Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı’na dünya genelinde özel sektörü temsilen BMW Grubu Başkan Yardımcısıyla birlikte davet edilirken, toplantıda “Küresel Vatandaşlık Eğitimi” başlıklı bir konuşma yaptı.
2005’te BM çatısı altında eski Genel Sekreter Kofi Annan’ın ev sahipliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde eski İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte başlatılan BM Medeniyetler İttifakı istenilen başarıyı elde edemediğinden, inisiyatifin canlanması için sivil toplum kuruluşlarına özellikle de özel sektörün desteğine büyük ihtiyacı bulunuyor.