BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (TURKISH JOURNAL) – Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) geçici üyesi Tunus konseye, coronavirüsü salgınının “insanlığa, uluslararası barış ve güvenliğe tehdit” olduğunu vurgulayan ve “uluslararası acil eylem çağrısı”nda bulunan bir karar tasarısı sundu.
BM Genel Merkez binasının coronavirüsü salgını nedeniyle 16 Mart’tan itibaren kapılarını kapatmasının ardından toplantılarını internet üzerinden video konferans yönetimiyle gerçekleştiren BM Güvenlik Konseyi, Tunus’un hazırladığı karar tasarısıyla coronavirüsü konusunda insiyatif almayı hedefliyor.
Tunus’la birlikte 10 geçici üyenin de desteğini alan tasarının önsözünde “Virüsün gıda güvenliği ve ekonomileri üzerindeki etkisi konusunda, iş, seyahat ve ticaret kısıtlamaları, kapatma önlemleri ve tüm dünyada endüstriyel faaliyetlerin durdurulması” nedeniyle üye ülkelerin endişeleri dile getirilidi.
15 üyeli BMGK’nın diğer 9 daimi üyesi Almanya, Belçika, Dominik Cumhuriyeti, Endonezya, Estonya, Güney Afrika, Nijer, Saint Vincent ve Grenadinler ve Vietnam tarafından da desteklenen tasarı, coronavirüsün “insanlığa, uluslararası barış ve güvenliğe tehdit” olduğu ifadesiyle birlikte, salgının etkisinin azaltılması için “uluslararası acil eylem” çağrısında bulunuyor.
Tasarı, BM Genel Sekreter Antonio Guterres’in salgın nedeniyle daha önce yaptığı “küresel ateşkes” çağrısını da destekleyen ifadeler içerirken, konseyin veto yetkisine sahip üyesi Rusya’nın tasarıya salgınla mücadele için bu dönemde bazı ülkelere uygulanan yaptırımların kaldırılmasını isteyebileceği belirtiliyor. Konseyin diğer bir veto yetkili ülkesi Çin’in ABD’nin tasarı metninde virüsün Çin menşeili olduğu ifadesindeki ısrarına karşı veto hakkını kullanabileceği ifade ediliyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal mesafe uygulamasını 30 Nisan’a kadar uzatmasının ardından, BM Genel Merkezi binasının evden çalışma kararını nisan sonuna kadar uzatan Genel Sekreter Guterres, daha önce bir kaç kez yaptığı açıklamada, virüs yüzünden “milyonlarca insanın” ölme riskiyle karşı karşıya olduğunu ve “II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü kriz” ifadesini kullanmıştı.
