BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (TURKISH JOURNAL) – Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (KSYÖ), Suriye’de Beşar Esad rejiminin Suriye’de 3 kimyasal silah örneğini ilişkilendiren bir rapor yayınlayarak, rejimin kendi halkına karşı savaşında kimyasal silahları kullanmaya devam ettiğini teyit ederken, ilk defa saldırıda suçluyu işaret ederek, bir kez daha Esad rejimine yönelik hesap sorulması konusunu gündeme getirdi.
KSYÖ raporunda, Suriye’nin Hama kentinin kuzeyindeki Latamne beldesine Mart 2017’de düzenlenen kimyasal saldırıyı Esad rejimi güçlerinin gerçekleştirdiğini belirtti.
KSYÖ Genel Direktörü Fernando Arias raporla ilgili açıklamasında, şu anda bir bütün olarak uygun ve gerekli gördükleri herhangi bir eylemde bulunmanın örgüte, BM Genel Sekreteri’nin ve uluslararası topluma bağlı olduğunu bildirdi.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric de Genel Sekreter Antonio Guterres’in “raporu not ettiğini” söyledi ancak içerik ve sonuçların KSYÖ’ye yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Dujarric açıklamasında, “Genel Sekreter prensipte kimyasal silahların herhangi biri tarafından, hergani bir yerde kullanılmasının müsamaha gösterilemeceğini ve kullanımının cezasız kalmasının eşit derecede kabul edilemez olduğu yönündeki tutumunu yineliyor.” ifadelerini kullanarak, “Kimyasal silah kullanan herkesi belirlemek ve sorumlu tutmak zorunludur.” dedi.
BM’nin, Türkiye ve ABD başta bir çok ülke ve kuruluş sıkça Esad rejiminin hesap vermesi konusundaki çağrılar yapmasına rağmen, bunun nasıl olabileceği tam olarak bilinmiyor. Suriye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne üye bir ülke olmaması nedeniyle Suriye topraklarında işlenen suçlar küresel mahkemede kovuşturulamıyor.
Bu arada, Suriye rejimi, ülkede yaşanan iç savaş sırasında vatandaşlarına kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaları reddederken çarşamba günü yayınlanan rapora henüz bir yorumda bulunmadı.
Soruşturma ekibinin koordinatörü Santiago Onate-Laborde, yaptığı açıklamada ekibin, “24 ve 30 Mart 2017’de Latamne’de gerçekleştirilen hava saldırısında kimyasal silah olarak sarin gazının kullananların faillerinin ve 25 Mart 2017’de klorun kimyasal bir silah olarak kullananların, Suriye Arap Hava Kuvvetleri’ne ait kişiler olduğuna inanmasının dahil makul gerekçeleri var” dedi.
Ekler de dahil olmak üzere 82 sayfaya kadar uzanan detaylı rapor, 24 Mart’ta Suriye Arap Hava Kuvvetleri’nin 22. Hava Bölümü’nün 50. Tugayından bir Su-22 askeri uçağının Şayrat Hava Üssünden kalktığını ve sinir gazı olan sarin yüklü bir M4000 hava bombasını attığını ortaya koyuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü BM direktörü Louis Charbonneau da açıklamasında, Rusya’nın yıllarca Suriye’de kimyasal silahların tekrar tekrar kullanılmasından suçlanmayı önlemek, komplo teorilerini yaymak ve BM Güvenlik Konseyi’ni felç etmek için veto hakkını kullandığını hatırlattı.
En üst seviyede Suriye ordusunun 2017’deki sarin ve klor gazı saldırılarından sorumlu olduğunun doğrulanması Suriye devletinin kendi halkına karşı kasıtlı olarak kimyasal silah kullandığı konusundaki şüpheleri ortadan kaldırdığını belirten Charbonneau, “KSYÖ’nün ortaya çıkardığı sonuç, sorumlu kişiler için ceza adaletinin desteklenmesi için kullanılmalıdır.”
ABD’den kınama ve hesap sorulması çağrısı
Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da KSYÖ’nün, Esed rejiminin 24-27 Mart 2017’de Suriye’nin Hama bölgesinde sarin ve klor gazı kullandığı teyit eden rapora ilişkin açıklamasında bulundu.
Pompeo açıklamasında, “Esad rejiminin Suriye halkına karşı kasıtlı bir şiddet kampanyasının bir parçası olarak Suriye’deki kimyasal silah saldırılarını kullandığına dair en büyük ve en kapsamlı kanıtın en sonuncusu” olduğunu belirtti.
ABD’nin Suriye’de kimyasal silah kullanımını kınamakta ve Suriye’nin kimyasal silah geliştirmeyi, depolanmayı ve kullanımını derhal durdurmasını talep ettiğini belirten Pompeo şunları kaydetti:
“Rusya ve İran gibi rejim destekçilerinin gerçekleri saklamak amacıyla yaptığı hiçbir dezenformasyon, Esad’ın çok sayıda kimyasal silah saldırısından sorumlu olduğu gerçeğini gizleyemez. Bu konuda diğer ülkelere de Suriye rejiminin hesap vermesi konusundaki çabalarımıza katılmaya ve kimyasal silah kullanımına karşı uluslararası normları desteklemeye çağırıyoruz.”