NEW YORK (TURKISH JOURNAL) – Ali Çınar- 12 Ekim’de yeni kitabını çıkarmayı planlayan Kanada’nın ilk astronotu Chris Hadfield, Türkiye’ye bir çok ziyarette bulunduğunu ve Türkiye’yi sevdiğini ifade etti.
Kanada’nın ilk astronotu olan Hadfield Turkish Journal yazarı Ali Çınar’a açıklamasında, uzaydaki son gelişmelerden, cismi tanımlanamayan nesnelere birçok konuda farklı bilgi ve tecrübelerini paylaştı.
Hadfield açıklamasında, uzayla ilgili bir çok konuda ilginç bilgiler verdi:
– Yeni teknolojik imkanlarla uzay alanında büyük fırsatlar doğmuş durumda,
– Dünyada birbirleriyle anlaşamayan ülkeler, uluslararası uzay istasyonunda anlaşabiliyor,
– ABD’de siyasi nedenlerden dolayı Uzay Kuvvetler Komutanlığı ismi yenilendi. Aslında buna benzer birimler önceden de vardı,
– Dünya yasalarından ayrı “uydu yasaları”, “uluslararası uzay mürettebat davranış yasaları” da şart,
– Cismi belli olmayan nesnelere inanmadan önce önce kanıtlara, gerçeklere bakmamız lazım,
– Uzayda kendinizi ‘kilosuz’ hissetmeniz, dünyayı küçücük görmeniz ilginçti. Pandemi gibi uzayda da izole olduğunuzu hissediyorsunuz. Döndükten sonra alışmam zaman aldı,
– Türkiye’ye 3-4 kez geldim. İlk gelişimde 1977 de lisede öğrenciydim. Topkapı Sarayı dahil birçok tarihi yeri gezdim, Türkiye’yi seviyorum, çok güzel anılarım var.
– Uzay yarışının tam kalbinde, olağanüstü bir Soğuk Savaş gerilimini anlatan yeni kitabım, 12 Ekim’de 10 farklı dilde piyasada olacak.
The Apollo Murders Kitabı (Apollo Cinayetleri)
Uluslararası alanda en çok satan astronot Chris Hadfield, Uzay Yarışının karanlık kalbinden olağanüstü bir Soğuk Savaş gerilimiyle geri döndü.
1973: Ay’a son, çok gizli bir görev. Evden çeyrek milyon mil uzakta, küçük bir modülde üç astronot. Yardımdan çeyrek milyon mil uzakta.
Rus ve Amerikalı ekipler, ay yüzeyinde gizlenmiş gizli bir ödül için koşarken, eski rekabetler ve siyasi riskler ve Dünya’da kırılma noktasına kadar gerilir. Houston uçuş kontrolörü Kazimieras ‘Kaz’ Zemeckis, NASA ekibini bir arada tutmak için elinden gelen her şeyi yaparken, Sovyet rakiplerinden bir adım önde olmak zorundadır. Ancak Apollo 18 deki herkes göründüğü gibi değil.
The Martian hayranlarının sevdiği büyüleyici teknik ayrıntılarla dolu ve The Hunt for Red October’ın heyecan verici klostrofobisini, kıvrımlarını ve gerilimini anımsatan The Apollo Murders piyasaya yakinda cikiyor..Uluslararası Uzay İstasyonu’nun her şeyi yapmış eski bir Komutanının anlattığı gibi, fırlatmanın şiddetli G-kuvvetlerini, Uzayın donmuş yalnızlığını ve saatte 17.000 mil hızla Dünya yörüngesinde dönen bir uzay aracının dışına tutunma korkusunu anlatıyor.
