ABD, halkı açısından ve halktan çok farklı bir kulvardaki lobiler açısından, ekonominin; dünya için de, küresel ekonomiyle birlikte, savaş yerine barıştan yana yeni bir dünya düzeninine olan ihtiyacın daha önem arzettiği bir seçime giriyor.
Bugüne kadarki en masraflı Başkanlık seçiminde halk, 57’inci kez sandığa giderek, 44’üncü Başkan’la devama veya 45’incisini Beyaz Saray’a getirmeye karar verecek. Amerikan halkı aynı zamanda Başkan’ını, 2’si de hiç silah altına alınmamış aday arasından yeni dönemin ”Başkomutan”ı olarak da seçmiş olacak.
Irak ve Afganistan’da olduğu gibi kangöllerinin sıradan görüntü haline gelmesine neden olan ve ülke ekonomisini buhrana sokan 43’nolu Bush’un kötü mirasından sonra, sadece ABD için değil, tüm dünya için önemli bir seçim gerçekleştiriliyor.
ABD halkı bu seçimle, sadece Beyaz Saray’da Demokrat Partili Başkan Barack Obama kalsın, ya da Cumhuriyetçi aday Mitt Romney’i Beyaz Saray’a getirme kararını vermeyecek, aynı zamanda, her iki yılda bir gerçekleştirilen 435 üyeden oluşan Temsilciler Meclisi’nin seçimini, 6 senede bir yapılan 100 senatörden oluşan Senato’nun üçte birini değiştirme oylamasına da gitmiş olacak.
Kimin değişimi kazanacak?
Başkanlık seçim sürecinde, adayların ikisinin de, ”değişim”i kullanması dikkat çekti.
Seçim sürecinin son günlerine; her seçim konuşmasında, Başkan Obama’yı yumuşak karnı ekonomiden vurmaya çalışan ve seçilmesi halinde ABD’yi yeni bir ekonomik duraklığa götüreceğiyle suçlayan, ”değişim”le gelen Obama’yı ”gerçek değişim” sloganıyla vurmaya çalışan Romney’in ciddi atağıyla gelindi. Ancak bu atak sırasında Romney’in özellikle televizyondaki Başkanlık Münazaralarında çizdiği siyasi zig-zaglarla kafalarda soru işareti oluşturarak, güven konusunda ciddi yaralar aldığı gözlendi.
Sık sık değişen bir Romney’in değişimi mi, yoksa insansız hava araçları ile başka ülke topraklarında operasyonlar gerçekleştirilmesine yeşil ışık yaktığı için savaş karşıtı bazı demokratlarca da eleştirilen ancak rakibine göre daha barıştan yana ve halktan yana gerçekçi değişimden bahseden Obama mı kazanacak?
Hatırlanacağı üzere, 2008’de ”Değiştirebiliriz” seçim parolasıyla Beyaz Saray’ın ilk siyahi başkanı olarak insanlık tarihinde, dünyanın en kudretli koltuğuna oturmasıyla büyük önemi bulunan bu tarihi değişiklik bir çoklarını tatmin etmedi. Oturduğu kudretli koltuğun kendine has özelliğinden kaynaklan nedenlerden dolayı Obama’nın kendi küçük bir değişime uğramış, her şeye rağmen yapmak istediği değişim yönünde bir çok defa, Kongre duvarıyla önü kesilmişti.
Amerikan halkını tam olarak tatmin edemeyen, sözünü ettiği değişimi gerçekleştiremeyen Obama, son seçim sürecinde, ”dereyi geçerken at değiştirilmez”e denk gelen bir söylemle, ”değişime devam”, ”ileri” paralosını kullandı.
Televizyondaki ‘Başkanlık Münazaraları’nda, Obama tarafından büyük bir başarıyla, tüm tutarsızlıkları ortaya konan Romney ise, daha etkili bir söylemle ”gerçek değişim”i kullandı. Bunu kullanırken de, çoğu zaman seçmen üzerinde etkili olan, Obama’ya yönelik suçlamalarla dolu agresif bir seçim kampanyası gerçekleştirdi.
Ancak Romney’in, sözünü ettiği ‘Gerçek Değişim’den önce, kendi düşünce ve söylemlerinin sık sık değiştiğini, rakibinin zig-zaglar çizdiğini halkın kafasına kazıtan Obama, savunduğu ‘değişim’le, tüm zorluklara rağmen, daha ciddi ve güven verici göründü.
Sonuçta 6 Kasım bize, düşünce ve söylemleri sık sık değişen Romney’in değişimin mi, yoksa değişimi yarım kalmış, sandığa giden halka bugüne kadar tam olarak yansımamış Obama’nın değişiminin mi kazanacağını göstermiş olacak.
”Açılmayan ve sayılmayan sandık”lara göre Obama önde
Antketler bir yana, 22 milyonun hali hazırda oy verdiği ABD seçimlerinde, oy verenlerin çoğunluğunun kayıtlı Demokrat olmasından dolayı, ”açılmayan ve sayılmayan sandıklar”a göre, Demokratların önde gittiği gözüküyor. Yapılan tahminlere göre, bu oranın yüzde 10’a yakın olduğu tahmin ediliyor.