DİYARBAKIR (TURKISH JOURNAL)
Takvimlerin 21 Mart 2013 Perşembe’yi gösterdiği bugün, binlerce yıldır kutlanan Nevruz’un barış içinde yeni bir başlangıç manası taşıması için İmralı’dan Diyarbakır’a önemli bir adım atılıyor.
10 binlerce kişinin Nevruz kutlaması nedeniyle alana toplandığı Diyarbakır, tarihi bir gün yaşıyor. Terör yerine barış tohumlarının atılması için manalı bir gün olan bugün, Kürt kökenli vatandaşların kendi elleriyle terör zincirini kırmaları konusunda en ciddi haykırış bugün yapılıyor.
En büyük zararını Kürt kökenli vatandaşlara veren terörist örgüt PKK’nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan’dan barış mesajı geldi. Teröristbaşı Abdullah Öcalan, İmralı’daki hücresinden silahları bırakın çağrısı yaptı.
Diyarbakır’ın en işlek caddeleri olan Ekinciler, Dağkapı Meydanı, Urfa yolu, Şehitlik, Oryıl, Dörtyol bölgelerinden ücretiz belediye otobüsleriyle getirilen kalabalığın sık sık lehine sloganlar attığı Öcalan’ın yazdığı mesajı, BDP’li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Türkçe ve Kürtçe okudular.
Okullara gitmeyen öğrencilerle birlikte, çevre il ve ilçelerden de binlerce kişinin toplandığı Diyarbakır’daki alanda Türk bayrağının olmaması, barış çağrılarına yönelik tehlikeli bir sinyal ve önemli bir darbe olarak göze battı.
Öcalan’ın mesajında “Ortak Vatan” ve “Misak-ı Milli” vurgusuna rağmen, Türk bayrağının meydanda görülmemesi, sokaklar ve bölgenin yıllarca yapılan şarjın etkisini silip, Kurtuluş Savaşı dönemlerinde olduğu gibi barış ve dayanışma içinde aynı vatanda, aynı vatadaşlık haklarıyla kardeşçe yaşama anlayışına kavuşmaları konusunda, zamana ihtiyaç olduğu hisseni uyandırdı.
İşte sözkonusu mesajın ana başlıkları:
“Mazlumların özgürlük ve Newroz’u kutlu olsun.
Selam olsun bu uyanış canlanış ve diriliş günü olan Newroz’u kutalayan Ortadoğu ve Ortaasya’ya selam olsun. Selam olsun bütün kardeş halklara. Zağros ve Toros eteklerinden Fırat ve Dicle nehir vadilerine Mezapotomya’nın tarım köy ve şehir uygarlıkalrına analık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun.
Dicle ve Fırat nehri Sakarya ve Meriç’in kardeşidir. Cudi ve Gabar dağı Kaçkar ve Erciyes’in dostudur.
Son 200 yıldır batılı güçler Ortadoğu halklarının arasına düşmanlık salıyor.
Arap Fars Türk ve Kürt halkının birbirini boğazlatmaya çalıştılar. Savaşa ve kirli düzene artık yeter diyoruz.
Benim başkaldırım çaresizliğe, cahilliğe ve köleliğe karşı idi. Bizim savaşımız etnik ya da bir dine karşı değil. Savaşımız cehalete, adaletsizliğe, gericiliğe, her türlü zorbalığa oldu.
Dönemin ruhunu okuyamayan tarihin çöp sepetine gider. Biz kendimizi bu halk için yıllarda feda ettik Bu fedakarlık, bu mücadele, sebepsiz değildi. Kürtler kişiliklerini yeniden yarattı.
Bugün milyonların şahitliğinde yeni bir dönem başlatacağım… Silah değil siyaset… Silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin… İnanıyorum ki beni takip edenler bu süreci anlar… Bu bir son değil yeni bir sürecin başlangıcıdır. Halkların ortak yaşamı için sorumluluk herkesindir. Devrimden vazgeçmedik yeni bir süreç başlıyor.
Tüm renkler demokratik modernite sistemi içinde yerini alsın.
Ekmek ve su kadar herkesin özgürce yaşayabilecegi yeni bir model gerek.
Kürtler ulusal bir konferansla örgütlülüğünü tartışmalı. Misak-ı Milli sınırları içerisinde Kürtler parçalandı. Yeni bir model kurmayı amaçlıyoruz. Bu modelin yaratılmasının öncüsü yine Mezopotamya halklarıdır. Hep birlikte demokratik ve modern bir sistem kuralım… Tüm renkler demokratik modernite sistemi içinde yerini alsın.
1921’de Meclis’i birlikte kurdular. Türk ve Kürt halkı Çanakkale’de birlikte şehit oldu.
Bu dönem helalleşme dönemidir. Zaman savasşın ya da çatışmanın zamanı değildir. Zaman ittifak ve birbirine sarılmanın helal etmenin zamanıdır.
Bana güvenenler sürecin hassasiyetini sonuna kadar göz önünde bulundursun. Bu mücadeleden vazgeçmek değil yeni bir mücadelenin başlangıcı.
Bu zulmün sona ermesi için çağrı yapıyorum.
Selam bu sürece destek verenlere ve demokratik çözüm ile barışa destek verenlere. Ötekileştirme politikaları karşısında kardeşliği ve halkların birliğini kuracağız.
İnkar ve asimilasyon politikaları gücünü halktan almıyordu. Halkların ortak yaşamı için sorumluluk herkesindir. Bu bir son değil yeni bir sürecin başlangıcıdır.”